80'lerin sonunda ilk bilgisayarımı aldığımdan beri oyun oynuyorum. Bir çok oyunu yıllarca oynamışlığım var. Oyunlarda hardcore dediğimiz ciddi oyuncuların olduğu gruplarda (klan) yer aldım, almaya devam ediyorum.
Quake, Ultima Online, World of Warcraft, Diablo 3, Clash of Clans yıllarca oynadığım oyunlardan bazıları.
Artık PC oyunlarından biraz uzaklaşıp zaman kısıtından dolayı oyun süresi daha az gerektiren konsol ve mobil oyunlara odaklanıyorum.
Oyunlara sadece oyuncu gözüyle değil aynı zamanda bir yazılımcı ve girişimci gözüyle kullanıcı deneyimi, arayüz, sadakat teknikleri ve kazanç açılarından da bakıp inceliyorum.
Bir çok yazımda nostalji üzerine yazsam da umarım güncel oyunlar konusunda da yazılarımı faydalı bulursun.
Spor oyunları geçmişim aslında neredeyse Commodore 64 ile sınırlı diyebilirim. PC’de çok az spor oyunu oynadım. Konsolum olmadığı için PES, FIFA gibi popüler futbol oyunlarını da arkadaşlarımla denk gelmedikçe neredeyse hiç oynamadım. Bakalım Commodore 64’te hangi sporları yapmışım: Emlyn Hughes International Soccer: 1988’de Audiogenic tarafından çıkarılan bu oyun hatırladığım kadarıyla ilk oynadığım futbol oyunuydu. Gayet[…]
Blizzard, World of Warcraft’ın son expansion pack’i Warlords of Draenor‘un 13 Kasım 2014’te çıkacağını açıkladı. Level cap’in 100’e çıkmasıyla WoW’un geliştirilmesi de sona yaklaşmış oldu. Bu expansion pack’ten sonra muhtemelen bir kaç ufak release ile en son dungeon’lar aktive edip Blizzard, WoW’un bitiş tarihini de resmi olarak anons eder. 2005’te başlayan yolculuğuna 2010’da 12 milyon[…]
Diablo 3, Mart 2014’te gelen Reaper of Souls (RoS) expansion pack’i ile baya bir değişti. Diablo 3’ün durumu ile ilgili en son Aralık 2012‘de yazmışım. Büyük kısmı expansion pack ile gelen değişikliklere bir bakalım: Level sınırı 70’e çıktı. 60 olan level cap 70 oldu. Her yeni expansion’da klasik olan bir durum. Demon Hunter’ımı 60’dan 70’e[…]
Daha kurulalı bir kaç sene olmuş mobil oyun firmalarının nispeten ufak yazılım ekipleriyle free-to-play 2-3 oyun yapıp milyar dolarlık şirket haline gelmesi sonunda Blizzard gibi yılların oyun firmalarının dikkatini çekti. Blizzard, Hearthstone: Heroes of Warcraft ile hem free-to-play hem de desktop’tan sonra iPad versiyonunu sunarak mobil oyun pazarına iddialı bir giriş yaptı. Yaklaşık 1 senelik bir[…]
Commodore 64 oyunları yazı serimin üçüncüsünü simulasyon oyunlarına ayırmak istedim. Yazım için ekran görüntüleri ararken bulduğum bir kaynağı da paylaşmak istiyorum. Lemon 64 adlı sitede tüm bu nostalji dolu oyunların detayları, kapak resimleri, zamanın dergilerinden ilgili inceleme yazıları vs tek bir kaynakta toplanmış. Tüm Commodore 64 oyunlarına tek bir siteden ulaşabilmek harika! Commodore 64 oyunları için faydalı bilgi[…]
2009 yılında Zynga’nın Farmville’i çıkarmasıyla “farming” konseptindeki oyunlar hızla sosyal ağları ve mobil cihazları fethetti. Düzenli bir Facebook kullanıcısı olmadığımdan ve Facebook üzerinden oyun oynamadığımdan uzun süre Farmville’in dinamiklerini inceleme fırsatım olmadı. 2010 senesinde iPhone almamla beraber, “neymiş şu milletin bu kadar kafayı taktığı Farmville?” diyerek iPhone versiyonunu kurup baktım. Konsept neydi? Genel olarak kaynak[…]
Benim gibi 10 yaşından beri aralıksız (üniversiteye hazırlanırken 1 sene ara vermiştim o kadar) bilgisayar oyunu oynayan birisi için yeni nesil mobil cihazlar tam bir tutku. Artık eskisi gibi kesintisiz saatlerce vakit ayıramayacağımdan PC oyunlarından ziyade basit mobil oyunları tercih ediyorum. Geçen sene neler oynamışım? İlgilenenler için tavsiye ettiğim oyunları bold yazıyorum. Liberty Wings, iFighter:[…]
2012 için vakit isteyen PC oyunum Diablo 3. Çıkar çıkmaz almamıştım, oynamayı da düşünmüyordum aslında ama sonra dayanamadım. Oyun online oynansa da single player oynarken istediğiniz an “pause” edebilmeniz çok iyi. WOW’da böyle bir ihtimal olmadığından oynayabilmem pek mümkün değil artık. Diablo 3’ü gayet casual oynuyordum. Çok fazla vakit harcadığımı söyleyemem ama artık çok sarmıyor,[…]
Tek kelime ile inanılmaz! Blizzard sağolsun 90’ların efsanevi multi-user’ı MUD’larını resmen grafikle yoğurup süper zengin bir içerik ve kolay oynanabilirlikle karşımıza yepyeni bir dünya olarak sunmuş. Çoğu oyuncuya göre çok geç başlamış olsam da Blood Elf Paladin’im ile oldukça zevkli saatler geçiriyorum. Oyuna başlamadan çok önce Ezgi ve Tunç’un yaptıkları demolara, başladıktan sonra verdikleri tüyolara,[…]
Oynamış olalım ya da olmayalım herhalde herkes Pac-Man oyununu biliyordur. Ben Commodore 64 ile tanıştım ama daha eskiler Sinclair, Atari’de de oynuyordu bu oyunu. Pac-Man ilk defa 1980’de Japonya’da duyuruldu, Japonca’da Pakku Man diye okunuyormuş. Basit, zevkli, eğlenceli… Noktaları yerken canavarlara yakalanmayın, bonusları toplayıp bazen rolleri değiştirip siz canavarları kovalayın. Kademe (level) atladıkça daha karışık[…]
Yazılarımın çoğunun bilgisayar oyunları hakkında olduğunu farketmişsinizdir. Neden mi? Bence teknoloji ya işinizi kolay ve hızlı görmenizi, ya insanlarla daha kolay bağlantı kurabilmenizi ya da kullanırken zevk almanızı sağlamalı. Tabii herhangi kombinasyon ya da hepsini sağlayabilen bir teknolojiyi her zaman tercih ederim. Faydalarını saymıyorum, kimseyi ikna etmeye çalışmıyorum. Yıllar boyunca oynadığım oyunlardan her zaman zevk[…]
Şimdi birçok oyun fare ve klavye kombinasyonu ile oynansa da eski oyunlar (15-20 seneden bahsediyorum) en güzel joystick ile oynanırdı. O yüzden güzel tasarımlı, ele rahat oturan, bol miktarda ekstra düğmesi olan ve en önemlisi yeterince sağlam (zamanında joytsick kırmamışsanız harbi oyuncu diyemem size) olmalı. Commodore 64 ile beraber gelen default joystick’te sadece 2 düğme[…]
Commodore 64’te oynamış olduğum ve aklıma gelen birkaç oyundan daha bahsetmek istiyorum. Bu oyunlara saatlerimi vermedim belki ama nostaljik olarak aklımda kalmışlar bir şekilde 🙂 Airborne Ranger: Başarılı bir komando olarak görevleri yerine getiriyorsunuz. Bazen bir esiri kurtarmanız bazen de düşman cephaneliğini havaya uçurmanız isteniyor sizden. The Untouchables: Güzel bir platform oyunu. Ünlü filmi hatırlarsınız.[…]
Moskova’da bir elektronik marketi gezerken PC oyunları reyonunda bir bölüm gözüme çarptı. Eski oyunların (Commodore 64, Amiga zamanının oyunları) yeni PC versiyonları CD’de veya DVD’de satılıyordu. Neler var derken bir anda Pirates!‘ı gördüm, inanılmaz! Commodore 64 zamanında günlerimi geçirmiştim bu oyunla. Kasetten saatlerce yüklemesini sabırla beklerdim, save etmek ise ayrı bir sabır… Hemen kaptım CD’yi,[…]
Quake ile tanışmam 1997’de iş arkadaslarım sayesinde oldu. Quake’in en güzel versiyonunu (birinci versiyonu) o zamanlar local networkte (LAN) klavye ile oynuyorduk, daha doğrusu arkadaşlarım o şekilde göstermişti. Takım maçları süper eğlenceliydi, bayrak kapmaca (capture the flag), kelle avı (headhunt) vs.. Daha sonra oyun için özel Internet sunucuları olduğunu duydum, bir gaz girdim. İlk farkettiğim;[…]
2-3 kişinin beraber oynadığı oyunları saymazsak gerçek anlamda multi-player oyunlara 1994’te üniversitedeki bilgi işlem merkezindeki arkadaşlarımın MUD denilen text bazlı internet üzerinde telnet client ile bağlanılan FRP oyununu göstermeleriyle başladım. Amerika’daki MUD serverındaki (Mirkwood) hesabım son yıllara kadar halen duruyordu ama ne yazik ki server’in izini kaybettim. MUD’in güzel yanı bilgi işlem merkezinde oynarken ciddi[…]
Sizi bilmiyorum ama konsol oyunları benim çocukluğumda harçlığımı tüketen alanlardan birine giriyor. Özellikle yaz tatilinde, yazlıkta arkadaşlarla gittiğimiz küçük oyun salonunda sevdiğimiz 3-4 oyunun başından ayrılmazdık. Goldon Axe: Bir numaram! Bütün bir yaz kaç jeton harcamışımdır bilmiyorum ama oyunu arkadaşlarla beraber milyon kez bitirdik. Gerçekten süper zevkli idi. Erkek, kız veya cüce(dwarf) savaşçıdan birini seçip,[…]
Commodore 64’de uzun süre oynadığı birçok oyun icin ayrı ayrı yazı yazdım ve yazıyor olacağım. Çok fazla oynamadığım ama aklımda kalan diğer oyunlar da burada; Snoppy: Basit eğlenceli bir oyundu, Snoppy adlı köpek ile hoplaya zıplaya engelleri aşıyorsun işte. Postman Pat: Postaları zamanında yerine ulaştırmalısın, yolları aklında tutmayı unutma! Amiga versiyonu daha gelişmişti ama gene de[…]
Sid Meier’s Pirates! belki de Commodore 64’te en uzun süre oynadığım oyundur (1988’de). Sadece oynaması değil oyunun yüklemesi ve kaydetmesi bile uzundu. Kasetten yaklaşık bir saatlik yükleme sonunda eğer şanslıysam ve kafa ayarı ile ilgili bir sorun yoksa oyun karşıma çıkıyordu. O zamanların popüler oyun dergisi 64’ler‘den bulduğum oyun açıklaması ve haritaları oldukça yardımcı olmuştu.[…]
Dövüş oyunu mu? O da ne? Ne kadar barbarca, insanı şiddete itiyor… deeerken farkettim ki baya bir dövüş oyunu oynamışım zamanında. Bence bu oyunların en güzel yanı hız ve refleks gerektirdiğinden kafanızı öyle bir meşgul ediyor ki başka herşeyi unutuyorsunuz, tamamen stresten uzaklaşıyorsunuz. Nasıl kılıfına uydurdum ama? 🙂 Bu tür oyunları daha çok gençliğimde, ortaokul[…]