Bu hafta gözüme çarpan bir olay güvenlik şirketlerinin ne kadar güvenilir olduğunu tekrar değerlendirmeme yol açtı.
24 saat özel güvenliğin olduğu, araç girişlerinin tamamen kontrollü ve plaka tanıma sisteminin olduğu, her yerde güvenlik kameralarının olduğu, aidatımıza bu önlemlerin masraf olarak yansıdığı sitemizde tekrar bir hırsızlık olayı oluyor.
Daha önce farklı bir özel güvenlik firması hizmet verirken eve kapı zorlanarak girilen hırsızlık olayları da bir kaç kez duymuştum.
Bu seferki site duyurusunda belirtilmiş şekliyle hırsızlar plaka sistemli otomatik araç girişinde bir site sakinini için açılan bariyerden yakın takip ederek arkasındaki araçla girmişler. Zemin katta bulunan 2 daireye pimapen pencerelerden giriş yapıp araç anahtarları alarak araba çalmışlar.
Araba hırsızlığı konu olunca duyuru hemen dikkatimi çekti. Yaklaşık 5 sene önce benim de başımdan bir araç hırsızlığı geçti.
Yazlığımızda biz ailecek içeride uyurken hırsız(lar) zemin kat mutfak penceresinden girip başucumda bulunan araç anahtarımı alıp, cüzdanımı ve çıkarken salon masası üzerindeki laptopumu çalmışlardı. Asıl hedef arabamdı tabii ki. Sabah evin önünde durması gereken arabamın yerinde yeller esiyordu.
Yaklaşık 1 ay önce arka komşunun arabası benzer şekilde çalınmıştı. Jandarma bölgesi olduğundan hırsızlık olaylarına polis bakmıyordu. Jandarmadan o haftalarda bir çok aracın çalındığını öğrendim.
Hadi oturduğumuz ev güvenlikli bir sitenin içinde değil diye, jandarmanın önceliği hırsızları yakalamak değil diye yazlıkta olan bu hırsızlığa güvenlik açığı açısından çok da kafama takmadım.
Gerçi çalınan aracım ile hırsızların girdiği paralı otobanda kaçak OGS geçiş cezası bana tebliğ edildiğinde tekrar bir şaşkınlık yaşamıştım. Cezayı kime ulaştıracağımızı biliyoruz ama kameraların takip ettiği yola giren çıkanın nereye gittiğini bulamıyoruz. Üzücü.
Gelelim yeni olaya. Bu sefer tam güvenlikli diye pazarlanan bir sitede benzer yöntemle hırsızlık oluyor. Hırsızlar güvenliği geçiyor, eve girip araç anahtarlarını alıp arabaları çalıyorlar.
İşte şimdi aklıma ilk gelen sorular şunlardı:
Özel güvenlik olmasaydı ne kadar farklı olurdu?
Güvenlik için boşuna mı para ödüyoruz?
Sonuçta gene güvende değil miyiz?
Hırsızlar rahatlıkla her ortamda kol gezebiliyorsa kapalı sitede dahi çocuğumuzu sokağa bıramayacak mıyız?
Bir birey, site sakini olarak yönetime, güvenlik şirketine bağırıp çağırabiliriz. Ama bunda bir fayda görmüyorum. Her türlü bağırıp çağırmaya makul gözüken bir açıklama ile cevap verileceğinden eminim.
O yüzden öncelikle sorunun kaynağına bir bakalım.
Güvenlik sistemleri ve görevlilerinin varoluş amacı ne?
Bence güvenlik sistemlerinin önleyici veya yakalayıcı olmak yerine caydırıcı olmaya odaklanmış olması en büyük sorun.
Üniformalı güvenlik görevlileri, güvenlik kameraları, uyarı tabelaları… Gayet caydırıcı. Bir hırsız hiç bir kameranın olmadığı ıssız bir sokaktaki eve mi girmeyi tercih eder yoksa güvenlikli bir site içindekine?
Evet hırsızların çoğu için caydırıcı. Ama güvenlikli bölgeler içindeki hırsızlık olaylarını duyduğumuzda görüyoruz ki tüm hırsızlar için caydırıcı değil.
Peki caymamış bir hırsızın hiç özel güvenlikle korunan bir yere girerken ya da hırsızlığı yapıp kaçmaya çalışırken yakalandığınızı duydunuz mu?
Ben duymadım. Belki çok az sayıda vardır.
Daha sonra polisin yakaladağı durumlar duydum ama özel güvenliği daha olay anında müdahalesi ile engellenen bir vaka hiç duymadım.
Benim tespitim şu:
Özel güvenlik caydırıcı bir fonksiyon. Caymayanlara ise gereken müdahaleyi yapmakta yetersiz kalıyor.
Ha bir de olay bittikten sonra polis için gerekli kamera kayıtlarını, bilgileri sağlayabiliyorlar. Delil sağlama görevini yerine getirebiliyorlar.
O zaman bu vakaları azaltmak ve zararı engellemek için özel güvenliğin caydırıcı etmenine önleyici ve yakalayıcı etmenleri de eklememiz gerekiyor.
Caydırıcılıktan öteye gidebilen Özel Güvenlik ekibi nasıl olur?
Güvenliği artırmak iki temel noktadan geçiyor:
- İnsan
- Teknoloji
İşin teknoloji bacağını başka bir yazıda detaylıca paylaşmak istiyorum. Yapay zeka, gerçek zamanlı alarm mekanizmaları gibi teknolojinin güvenliği üst düzeye taşıyabileceği alan çok. O yüzden bu yazıda işin teknoloji harici uygulanabilir, bütçesel olarak kolay ulaşılabilir çözümüne bakalım.
Özel Güvenlik Şirketleri için düzenli yetkinlik kontrolü gerekiyor
Özel güvenlik görevlilerin ve şirketinin teftiş edilmesi (audit) çok önemli. Bunun da tam bağımsız şirketler hatta bu amaçla kurulmuş devlet ekipleri tarafından yapılması özel güvenlik şirketlerinin aldıkları paranın karşılığını verip vermediklerini anlamak için gerekiyor.
Teftiş nasıl yapılacak?
Bu gerçekçi olmalı. Hırsız gibi siteye girme teşebbüsü sırasında güvenlik nasıl müdahale ediyor kontrol edilecek. Kazayla şiddet uygulanmayacak tüm durumların testi yapılabilir.
Örneğin bir güvenlik kamerasının kablosunu keserseniz ne kadar zamanda müdahale ediliyor, kontrol etmeye gelmeleri ne kadar sürüyor.
Örnekteki gibi kaza riski taşımayan bir çok senaryo uygulamak mümkün.
Bu tür teftişlerin olduğunu bilen güvenlik görevlilerinin de gözlerinin daha açık olacağını, dikkatlerini bir şey çektiğinde daha proaktif ve müdahaleci olacağını düşünüyorum.
Müdahale etmekten kaçındıkları birisi hırsız da müfettiş de olabilir. Müfettiş olmayacağını bilseler belki korkup müdahale etmeyecekler.. Bu da mümkün. Güvenlik görevlileri sonuçta polis değil. Yıllarca akademi okumuş kendilerini halkın güvenliğine adamış kişiler değiller. Bir çoğu ağır şartlarda çalışıyor… Korkmaları da normal.
Ama eğer birilerine güvenliğimizi emanet ediyorsak, bu konuda yetkin ve gerektiğinde aksiyon alabileceklerini bilmemiz gerekiyor. Aksi takdirde ne anlamı var?